Mevlana en büyük eseri olan Mesnevi’sinde dervişleri anlatırken “hırka altındaki sultanlar” diyor ama osmanlı tuğralı metal yüzük takan, saçı ve sakalları uzun, başında ak-sarık ve elinde değneğiyle dolaşan bu dervişin değişik ruhlu birisi olduğu hemen anlıyorsun.

Ölüdeniz’den Faralya’ya çıkarken otostop yaparken arabaya aldım. Mutluluk saçan güzel bir yüzü vardı. Bunu tasavvuf kültürüne karşı ilgi duyan entelektüellerin görüş açısından bakarak söylüyorum.

Turizmci olduğumu söyleyince, “Geçmişte tekkeler, zaviyeler, mescidler, imarethaneler, viraneler, harabeler ve mağaralar gezgin dervişlerin konakladıkları, geceledikleri yerlerdi” diyor. Ayrıca tasavvufi öğretilerde sefere çıkmanın yani seyahat etmenin öneminden ve adabından bahsedildiğini anlatıyor.

Anlaşılan seyahat konusunda öğreneceğimiz daha çok şey var. 

Yalnız bir konu hakkında kendi deyimiyle ‘antant’ kalamadık. Çünkü Faralya’dan bahsederken, “II. Kılıç Arslan'ın oğlu Selçuklu Sultanı Gıyaseddin Keyhüsrev’in burayı fetheden kişi olduğunu” söyledi.

Galiba Faralya’yı Antalya ile karıştırıyorsun dedim. Çünkü Faralya ve çevresinde Likya, Roma ve Bizans dönemlerine ait yapılarıgördüm ama 1200 yıllarından kalma Selçuklu mimarisine benzer bir yapıya hiç rastlamadım.

Ölüdeniz’e en son on beş yıl önce gelmiş. O zamanlar Türklerden çok İngilizler olurdu. Şimdi Ruslar var diyor. Rus değil onlar Ukraynalı ama yarından itibaren Rusya uçuşları yeniden başlatıyor. Temmuz ayı ortasına doğru ise İngiltere’den gelen turistler de olur.

Yok, yok. İngilizler bu sene hiç gelmesin dedi. Çünkü onlarda Hindistan'da ortaya çıkan “Delta varyantı” çok yaygın. 

Hükümetimizin başarıyla sürdürdüğü korona virüs mücadelesine zarar verirler.

“Eyvah” dedim. Şimdi kesin dünyanın hiçbir ülkede uygulanmayan sadece bize mahsus ‘Güvenli Turizm Sertifikası’ tatbikini de anlatacak.

Neyse ki o konuyu hiç açmadı ama İngilizler yerine Avrupalılar gelsin dedi. 

Belli ki medyamızda çıkan pozitif haberlerden epeyce etkilenmiş. 

Hani Almanya, Türkiye’yi 'çok yüksek riskli' bölgeden 'riskli' bölge statüsüne aldı. Yok, Fransa'dan iyi haber: Türkiye’yi kırmızı listeden çıkardı. Müjde: Hollanda’da Türkiye turuncu listede..

Geçin bunları geçin.

Alman turist geliyor mu? Yok. Fransız turist geliyor mu? Hayır. Hollanda’dan turist geliyor mu? Bilmiyorum. Ama hangi gazeteye bakarsanız bakın mutlu edici haber. Müjde: Türkiye kırmızı listeden çıkarıldı!

Modern dervişe anlattığım şekilde sizlere de anlatayım.

Kuşadası, Bodrum, Dalaman ve Antalya bölgesinde 100 bin nüfusa düşen covid-19 vaka sayıları 25 civarında. Yani Avrupa Birliğinin belirlemiş olduğu 35 rakamının çok altında. 

Avrupa Birliği üyesi ülkeler, AB daimi temsilcilerinin Brüksel'deki toplantısında kabul edilen kararla ADB, Kuzey Makedonya, Arnavutluk, Sırbistan, Lübnan ve Tayvan’a yönelik seyahat yasaklarını kaldırıyor.

Türkiye’ye yönelik seyahat yasağı kalkmış mı? Yok.

Şimdi Godot'yu bekler gibi, Almanya’nın daha önce 'riskli' ilan ettiği ama haftalık 100 bin kişide görülen vaka sayısının 200’ün altında olan bölgelere 1 Temmuz’dan itibaren seyahat uyarısını kaldıracağı açıklamasının içeriğini (şartlarını) bekliyoruz.

Almanya Başbakanı Angela Merkel ise Avrupa Birliği’nde ortak çıkarlar üzerine iş birliğinin ilerletilmesi için Türkiye ile diyalog gündeminin hızla hayata geçirilmesi gerektiğini söylüyor.

Almanlar için ‘diyalog’ kelimesinin anlamı, 'Türkiye'ye yardım edelim ki Suriyeli mülteciler Avrupa'ya gelmesin!'

Söylemiş olduğum gibi bu ‘gezgin derviş’ çok değişik birisi. Koyun can derdinde kasap et derdinde diyor.