• 22 Şubat 2021 01:07
  • 0
  • 3 DAKİKA OKUMA SÜRESİ

Ustalığın Türkçesi: Aşk Olmadan Meşk Olmaz

Bu yazıyı dinleyin
Mehmet Han Ergüven 22 Şubat 2021 Ustalığın Türkçesi: Aşk Olmadan Meşk Olmaz

George Leonard “Ustalık. Başarı ve Doyumun Anahtarı” adlı kitabında insanları karakter yapılarına göre üçe ayırıyor: Maymun iştahlı, sabit fikirli ve amatör ruhlu. Çoğumuz, bir alanda ustalaşmak için üstün yeteneklerimizin olması gerektiğine inanırız. Oysa ki ustalık yaşı, cinsiyeti ya da geçmiş deneyimleri ne olursa olsun, yola koyulup bu yolda sebat etmeye hazır herkese açıktır. 

Yani ustalık, aslında bir amaç ya da varış noktası değil, daha çok bir süreç, bir yolculuk şeklinde anlaşılmalıdır. Kısacası, aşk varsa meşk de olmalı.

3 Şubat 2021 tarihinde Kazakistan’daki Hoca Ahmet Yesevi Üniversitesi’nin Turizm İşletmeciliği Bölümü öğrencileri için, hem sektör deneyimi hem de akademik birikimi olan çok kıymetli iki meslektaşımla birlikte “Destinasyon Yönetimi” konulu bir panele uzaktan da olsa konuşmacı olarak katıldık. Öğrencilerin bir şeyler öğrenmeye olan ilgisi ve soruları, şaşırtıcı oranda yüksekti. 

Panelin konusu her ne kadar destinasyon yönetimi olsa da bir ara konu dil öğrenmeye geldi. Turizm İşletmeciliği Bölümü’nün bir öğretim üyesi olarak, 10 yıldır yetiştirdiğimiz öğrencilerin sektörün beklentilerini karşılayacak yeterli dil becerisine sahip olmadıklarını görüyorum. Mezun olan çoğu öğrenci dil bağlamında işletmelerin değişen beklentilerini karşılayamadığından ötürü, yurtdışından gelenlerin ve dolayısıyla yabancı dil bilenlerin (öğrencilerin) sektörde her geçen yıl sayılarının arttığı bilinen bir gerçek. 

Örneğin Almanya gibi ülkelerde üniversite aşamasına gelen öğrenciler, büyük çoğunlukla üç-dört ya da daha fazla yabancı dile hakim oluyor. Almanya’da yüzde 50 coğrafya (turizm), yüzde 25 siyasal bilimler ve yüzde 25 Doğu Avrupa Tarihi bölümlerinde tamamladığım lisans ve yüksek lisans eğitimim esnasında bunu bizzat deneyimledim. Yüzde 25’lik Doğu Avrupa Tarihi bölümünden mezun olabilmek için dört farklı dilde; Almanca, İngilizce, Rusça ve Türkçede, B2 seviyesinde bir dil yeterliliğine sahip olmak gerekiyordu. Örneğin; Rusça öğrenmeye başlayınca, üniversitenin verdiği Rusça dili ders saatinin haftada sadece 2 (iki) saat olduğunu gördüm. Bu derste Rusça metinleri Almancaya tercüme ediyorlardı ve ben sadece Чай с лимоном вкусный (limonlu çay  lezzetli) demeyi öğrenebilmiştim. 

Rusçayı öğrenmem için farklı yollar aramam gerektiğinin farkındaydım. Her gün 3 saatlik tren yolculuğu esnasında meşk ederek, Slav Dili ve Edebiyatı bölümüne kayıt olmuş ve iki sömestr okuyarak ayrıca özel dersler de alarak kendi çabalarımla öğrenmek durumunda kalmıştım. Bir yıl sonra Rusça dersi aldığım hocalarımla dil bilgisi tartışmaları yapabilecek düzeye gelmiştim. Bunun çok da keyifli olduğunu söyleyebilirim. 

Türkiye’de ise Turizm İşletmeciliği bölümündeki öğrencilerimizin hepsinin dil öğrenme yeteneğine sahip oldukları halde, sadece meşk edenlerin öğrendiklerini gördüm. Çünkü öğrenmek aktif bir eylemdir ve alıştırma yapmadan, yazmadan, dinlemeden ve konuşmadan gerçekleşemez. Meşk edince dil becerisi ustalığın bir göstergesi olarak ortaya çıkar. 

Aşk var, biraz da meşk olsa, ulaşacağımız başarıyı hayal dahi edemiyorum…

Yorumlar

  • Lütfen Bekleyin.

Yorum Yaz