• 18 Aralık 2021 21:10
  • 0
  • 3 DAKİKA OKUMA SÜRESİ

2021 Yılının sonlarına doğru

Bu yazıyı dinleyin
Bahattin Yücel 18 Aralık 2021 2021 Yılının sonlarına doğru

Salgının ardından alınan sonuçlara bakılırsa, iki sezon boyunca turizmdeki beklentilerin gerçekleştiği söylenemez. En azından eldeki bilgiler resmî açıklamaları doğrulamıyor. Gerçeklerden uzak varsayımlar, belki bir süreliğine göz boyamaya yaradılar. Ancak hayatın akışını değiştiremediler. 

Döviz gelirlerine ilişkin hesaplamalarda başvurulan yöntemler, kısa sürede cin fikirli kurnazlıkların açığa çıkmasına engel olamıyor. Örnek isteyenler-varsa- 2021 yılı toplam döviz gelirleri ile kişi başına düşen gelir arasındaki tutarsızlığı rahatlıkla görebilirler.

Bilgisizliğin doruklarında sürdürülen, iyimser beklentilerle dolu açıklamalar ise farklı. Turizmcilerin döviz geliri elde ettikleri için şanslı oldukları öne sürülüyor. Son günlerin akıl almaz uygulamalarıyla şirazesinden çıkarılan bu ekonomik ortamda, kazananlar arasında olacaklarmış. 

Geçiniz.

Son iki hafta içinde Edirne, Iğdır ve Van’a yapılan girişlere bakarak, böyle bir varsayımı yürütmek ne denli akılcıdır, o bölgelerde yaşayanlara sorulmalı.

Ancak eskilerin deyişleriyle; “kazın ayağı öyle değil”

Türk lirasının değer kaybı nedeniyle, gelecek ziyaretçiler eskiden satın aldıkları hizmet ve ürünlere döviz cinsinden yüzde 80 daha az ödeyecekler. Böylece kişi başına yabancı para ile yapılacak harcama doğal olarak azalacak.

Konaklama dahil yer hizmetlerinde ithalata bağlı girdiler ise artacak. Örneğin enerji giderleri, yabancı içkiler, et dahil bazı temel gıda ürünlerinin fiyatları, TL karşısında kaçınılmaz biçimde yükselecek.

Bu kadarla kalsa iyi.

Sektörün 15 milyar dolara ulaşan kredi borçları, kurlar yüzünden baş döndüren bir hızla artıyor. İki ay önce gerçekleşen ertelemeler sırasında üstlenilen 13 milyar liralık ek yük, son 3 haftada devalüasyon nedeniyle o kadar daha katlanmış olmalı.

İçeride bu gelişmeler yaşanırken, uluslararası piyasalarda salgın kaynaklı enflasyondan etkilenen ABD başta, gelişmiş ülkelerin izleyecekleri para politikalarının sonuçları hesaplanmaya çalışılıyor. Büyük ekonomilerde önümüzdeki aylarda, uzun yıllar sonra yaşanan enflasyon nedeni ile faizlerin yükseltilmesi bekleniyor. 

Türkiye için pazar konumundaki ülkelerde uğradığımız kayıpların, önümüzdeki 2022 yılı sezonunda geri kazanılacağına ilişkin iyimser beklentilerin isabetli olup olmadığı, kısa sürede ortaya çıkacak. 

İlk göze çarpan ise seyahat acentelerinin beklentilerinin içe dönük olduğu. Bu gerçeklik TÜRSAB Başkanının açıklanmalarından anlaşılıyor. Bir süre önce başlatılan erken rezervasyon kampanyasında, 10 milyon rezervasyon gerçekleşeceği beklentisi ne yazık ki, inandırıcı değil. 

Özellikle her saat başı değeri düşen liranın etkisiyle, bırakalım erken rezervasyonları kapıda beliren hiperenflasyon tehlikesi yüzünden, zamanında yapılanların bile gerçekleşeceği kuşkulu.

Son dönemde sınır kentlerimize dönük, ucuz alışveriş amaçlı gelişlerin dışında özellikle İstanbul’da gözlenen ziyaretçi profilinin, önümüzdeki sezona ilişkin umutları desteklediğini söylemek kolay değil.

Olumsuzluklar yukarıda özetlenmeye çalışılanlarla sınırlı olsa keşke.

Türkiye’nin turizmde AB pazarından aldığı pay giderek azalıyor. Bu gelişmenin başlıca nedeni ülkedeki siyasal atmosferin, rejimin dış çevrelerde otoriterleştiği izlenimi uyandırması. Ayrıca Dünya’da hızla gelişen çevreci eğilimlerin de güç kazanması da etkili oluyor.

2021 yılının sonlarına doğru yaşananlar pek iç açıcı değil. Ne var ki, görmezden gelinemeyecek kadar önemli.

Unutmadan geçmeyelim. 

Geçtiğimiz hafta bu ülkede yarıya yakını yabancı uyruklu 45 kişi, kaçak içki üretiminde kullanılan metil alkol yüzünden hayatlarını kaybetti.

Bu konular zor durumdaki işletmelerden salmaya benzer yöntemlerle topladığı fonları, dövizde tutarak, kendi hükumetine bile güvenmediği izlenimi veren, tanıtma ajanslarının ilgi alanına girer mi bilinmez? 

Ama ülkemizi ziyaret etme kararı verecekleri etkileyeceği kesindir.