Üzerinden tam dört gün geçti. İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, 18 Kasım'da Şile’de düzenlenen istişare toplantısında dikkat çeken bir iddiayı gündeme getirdi. “…Bir konu daha var; eski İçişleri Bakanı olarak özellikle takip ediyorum. Oteli olan polis müdürleri var. O otellerde, fuhşun ötesi, öksüz kızlar çalıştırılıyor. Bunlara karşı olduğumuz için, bunlara göz yummadığımız için İYİ Parti’ye psikolojik harp uyguluyorlar”.

Akşener’in açıklaması siyaset çevrelerinde yankılandı. Muhalefet ile iktidar arasında kayda değer bir çekişmeye henüz yol açmasa da suçlamanın adresi İçişleri Bakanlığı özellikle giden Bakandı. İçişleri Bakanlığı belgeleri aldığını doğruladı. Ancak soruşturmaya ilişkin şimdilik bir açıklama yapılmadı. 

İyimser yaklaşımla, eski bir İçişleri Bakanı olan Akşener’in -kendi ifadesiyle- elindeki bütün belge ve bilgileri verdiğini dikkate alırsak, iddiasının araştırılma sürecinde olduğu söylenebilir.

Ancak bu iddia karşısında şu ana kadar sessiz kalmayı tercih eden sadece İçişleri değil. Bir başka kamu kuruluşu daha var. 

Geçmişte sadece kendi izin verdiği belgeli tesislerden sorumluydu. 

Son değişikliklerin ardından, Türkiye’deki bütün konaklama tesislerinin niteliklerini denetlemek, yasalara aykırı uygulamalar yüzünden, faaliyetlerini durdurmakla yetkilendirilen bir kamu kurumu; Kültür ve Turizm Bakanlığı.

Bakan belgelendirme nedeniyle sorumlu olduğu konaklama tesislerinin imajını düşünmek yerine, önceki dönemlerde gerçekleşen, tanıtım faaliyetlerini yok saymayı daha önceliyor. Medyada yer bulan TBMM Bütçe Plan Komisyonundaki açıklamaları bu doğrultuda.

Ancak Ülkenin konaklama sektörünü töhmet altında bırakacak suçlamaların, otellerde yapıldığı iddiaları karşısındaki suskunluğunu, anlamak da görmezden gelmek de mümkün değil. Özellikle rakip ülkeler tarafından kullanılma olasılığı güçlü olan, yetimhane-otel-fuhuş suçlamalarının soruşturulduğu açıklanmazsa, konaklama sektörünün büyük zarar göreceği unutulmamalı. 

Suskun başka kuruluşlar da var. Başta TUROFED, konaklama sektöründeki meslek kuruluşlarının böyle bir suçlama karşısında ayağa kalkmaları, iddialar doğruysa tesislerin adını kamuoyuna bir suç duyurusuyla birlikte açıklamaları gerekirdi. 

Onlar da sessiz kalmayı seçtiler.

Turizmdeki meslek örgütlerinin böylesine ağır bir suçlama karşısında, kendiliklerinden harekete geçmeleri ve kamuoyunu bilgilendirmeleri yerinde olurdu. En azından üyelerinin aydınlanması amacıyla, Bakanlığın ilgili birimlerine başvurabilirlerdi. Benzer suskunluğu;  geçtiğimiz yıl Güney Egede mafya yöntemleriyle ele geçirildiği öne sürülen bazı oteller konusunda da sergiledikleri için farklı davranmalarını beklemek için yeterli neden yok.

Akşener’in iddialarına ilişkin İçişleri Bakanı, Adalet Bakanı, bazı partilerin sözcüleri görüşlerini açıkladılar. Doğrudan ilgili olan Konaklama Sektörünün meslek örgütleri ve Kültür ve Turizm Bakanlığı sessiz kaldılar.