• 06 Kasım 2023 13:54
  • 0
  • 6 DAKİKA OKUMA SÜRESİ

TÜRSAB Bölünmemeli

Bu yazıyı dinleyin
Bahattin Yücel 06 Kasım 2023 TÜRSAB Bölünmemeli

 

Cumhuriyetin 100.Yıldönümünü kutlarken, TBMM’de oylanarak kabul edildiği 29 Ekim 1923 gününden kısa süre sonra kurulan ,TURİNG ve ardından on üç yıl sonra gelen ikincisi, sürekli belleğimdedir;TMGT. İlgimin kaynağı ;aktif turizmcilik yaptığım yıllarda, bu iki kurumun yöneticileri ile yollarımızın kesişmesi ve uzun süren dostluklarımız olmalı. TURİNG ve TMGT’ nin Türkiye’nin turizm geçmişinde özel -eskilerin deyimiyle müstesna- yerleri vardır. 

Cumhuriyet’in ilanının üzerinden 9 gün geçer -7 Kasım 1923- Mustafa Kemal Atatürk’ün isteğiyle; Manastır’da Askeri Rüştiyeden hocası Reşit Saffet Atabinen’in kurduğu, o günkü adıyla “Seyyahin Cemiyeti” daha sonra -1930- Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu (TTOK) Türk TURİNG adını alır. 

TURİNG’ten 13 yıl sonra -1951 de- çalışmalarına başlayan, Türk Milli Gençlik Teşkilatı’nın (TMGT) bünyesindeki, “Turizm Masası” da turizme önemli katkılarda bulunmuştur. Günümüzde seyahat acenteliğinden havayolu ulaşımına, alışverişten eğlenceye, yatırım ve işletmecilikten, rehberliğe kadar hemen her alanda başarılı olmuş, yaşayan ve yaaramızdan ayrılan liderlerin arasında TMGT”nin turizm masası kökenliler de vardır.

Turing; salt AKP değil 12 Eylül Askeri rejiminin de özel (!) ilgi gösterdiği bir kurumdu. Ünlü bir işadamının yönetime gelme çabaları boşa çıkınca, onun özel ilişkileriyle Turing’in gelir kaynakları kurutulur. 

Ancak sivil ve askeri iktidarlar; Turing’in uzun yıllar yöneticiliğini üstlenen, merhum Çelik Gülersoy’un insanüstü direnciyle bir türlü baş edemezler. Sonunda çeşitli yolsuzluklarla suçlanan eski bir TÜRSAB Başkanının, içeriden katkılarıyla, önce yönetim ve ardından mal varlıkları ele geçirilir.

Yukarıda anlatılanlar ile yazının başlığının ilişkisini ilk başta kurmak zor gelebilir..

Cumhuriyetin ilk 50 yılında kurulan önemli bir kurum daha var. Bütün engellemelere, birkaç dönem görevde bulunan bazı yöneticilerin, çıkar amaçlı zorlamalarına karşın, turizme damgasını vuran, çok  etkili bir kurum; TÜRSAB. Geçtiğimiz yıl 50.Yaşını kutlayan Türkiye Seyahat Acenteleri Birliği. Cumhuriyet hayatımızın yarısı kadarlık sürede, meslektaşlarına ve sektöre hizmet vermeyi sürdürüyor. 

Türkiye’de özel yasayla kurulan, sektörün ilk meslek örgütü ani gelişen büyük bir tehlike ile karşı karşıya. Ve geçmişte yukarıda örneklerini vermeye çalıştıklarımıza çok benzer yöntemlerle etkisizleştirilmeye çalışılıyor. Bu koşullarda Birliğe uzun yıllar hizmet etmiş -aralarında benim de bulunduğum-yönetimde görev almış arkadaşlar için TÜRSAB’ı ve mesleği savunmak kaçınılmaz bir görev haline geldi.

Kuşkusuz bu gelişme bir anda ortaya çıkmadı. Kısaca özetleyelim.

Gelişen sayısal teknoloji; -özellikle- pazarlama ve rezervasyon alanlarında, turizme yüz elli yıllık geçmişini hayli aşan katkılar yaptı. Yirmi yılı geçen süreçte; hizmeti üretenler ile talep edenlerin, bir araya kolaylıkla geldikleri yeni bir aşamaya geçildi. 

Acımasız rekabet koşullarının etkisiyle, turizmin hemen her alanında verimlilik ilk sıraya yerleşti.

Pazarı yönlendiren tur operatörlerinin yerini, kısa sürede online rezervasyon siteleri aldı. -Örnek booking.com- 

Pandemi sırasında hijyene özen gösteren istekleri, tüketiciyi kendi denetleyebileceği ölçekte, günlük ihtiyaçlarını doğrudan sağlayacağı yeni bir konaklama türüne yöneltti.-AirBnB- 

Benzer gelişme; özel otomobil sahiplerinin kullanmadıkları zamanlarda, araçlarını ihtiyaç sahipleriyle paylaşabildikleri yeni bir ekonomi modeli hayat geçirildi.-Uber-

Türkiye’de kamu yönetimi turizm endüstrisini dünyadaki gelişmelere göre konumlandırmaya öncülük etmedi. “Yeni Nesil Pazardan” pay alınmasını desteklemek bir yana, uluslararası borsalarda piyasa değeri yaklaşık 100 milyar dolara ulaşan, yukarıdaki üç önemli kuruluşun çalışmalarını Türkiye’de yasakladı. Bir turizm profesyoneli ve yatırımcısının yönettiği Kültür ve Turizm Bakanlığı; “dijital kapitülasyon” olarak niteleyerek, “booking.com” a Türkiye’den erişim engeli getirdi. İçişleri Bakanlığı İstanbul’da plaka kısıtlamalarının yarattığı kıtlık rantından nemalanan, taksici esnafının isteğiyle “Uber’i de yasakladı. 

Son olarak  ziyaretçi sayıları ile geliş amaçlarını doğru tahmin edemediği için döviz geliri hesapları tutmayınca, bir yasak daha getirildi. Bu kez “kısa süreli kiralık evler “hedefteydi. Hızla bir yasa çıkarıldı.

Eskilerin deyimiyle “turpun büyüğünün heybede gizlendiği” kısa sürede ortaya çıktı. 

Getirilmek istenen son düzenleme ile 50 Yılı aşkın sürede Türkiye’de turizmin gelişmesinde eşsiz katkıları olan TÜRSAB’ın bölünerek parçalanması hedefleniyor.

İlk adımda; Kültür ve Turizm Bakanlığı “Bakanlıklar arası Hac Komisyonunda” 1618 sayılı yasa gereği bulundurulan TÜRSAB Temsilcisinin seçimini, bir kararname ile başka bir kuruluşa devrine sessiz kaldı. İkinci adımda; belirli sayıdaki seyahat acentelerinin bir araya gelerek, “Birlikler” oluşturabilmelerine olanak sağlanarak, TÜRSAB bölünmek isteniyor.

12 Eylül askeri yönetimi de bu meslek kuruluşunu yıllar önce etkisizleştirmek istemişti. Kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşu olduğu gerçeği inkâr edilmeye çalışıldı. Denetçiler gönderilerek göz dağı verilmek istendi. Bütün üyeleri dayanışma içinde meslek onuru adına, her platformda TÜRSAB’ı korudular. Yasal düzenleme ve teşviklerde mesleğin geleceği adına konulan tavır, askeri yönetimin uzantılarına geri adım attırdı.

Sayın Atila Koç’un Bakanlık döneminde-2005- işbaşında bulunan Yönetim; akçalı konularda rahat davranabilmek amacıyla, 1972 yılında çıkarılan kuruluş yasasının değiştirilmesine öncülük etmişti. Ancak bu değişiklikler de TÜRSAB’ın işlevini engellemeye yetmedi.

Son tehlikeli gelişme karşısında, TÜRSAB’ın görevdeki Yönetiminin de üyelerinden alacağı güçle bu girişimin yanlışlığını her platformda dile getireceğine hiç kuşku yok. Kaldı ki, gençlik yıllarımı gece, gündüz demeden harcadığım meslek kuruluşumuzun bölünmesine, değerli meslektaşımız Sayın Kültür ve Turizm Bakanın da karşı çıkacağını inanıyor ve bekliyorum.