Sezon sonlanırken, yurtdışından gelen ziyaretçilere ilişkin farklı sayılar veriliyor. Henüz kesinleşmiş bir resmî açıklama olmasa da turizmde en yetkili ağızdan, geride bıraktığımız Ekim ve Kasım aylarında duyulanlar çelişkili. 

Bakan Ersoy’un; TV programları ve Kasım ayı içinde Uludağ ile Antalya’da katıldığı iki toplantıda verdiği rakamlar arasında, çarpıcı farklılıklar var. Bakan 20 Ekim günü CNN Türk kanalında katıldığı bir programda; 25 milyon turistin geleceği ve -kişi başına 880 dolarlık harcama ile- 22 Milyar dolarlık gelir elde edileceğini açıklıyor. 

Yaklaşık bir ay sonra 23 Kasım’da “Uludağ’da”, gelir 21 Milyar dolar olarak ifade ediyor. Açıklamanın üzerinden geçen iki gün sonra, gelir beklentisi 24 Milyara ulaşırken, Bakanlığın web sitesinde; Kasım ayında gerçekleşen ziyaretçi sayısı 26,7 milyon olarak ilan ediliyor. Bu verileri doğru kabul edersek, görece düşük girişlerin yaşandığı Kasım ayında, kişi başına harcama ortalaması 905 doların üzerinde.

25 Kasım günü Antalya’da yapılan “Resort Kongresinde” sayılar bir kez daha değiştirilerek, 25 milyar dolar gelir ve 29 milyon ziyaretçi olarak açıklanırken, kişi başına harcama ortalaması 862 dolara indiriliyor.

Aslında gerçek olmayan rakamlarla, bir sanal başarı hikayesi yazılmaya çalışılıyor. 

Belli ki, Sayın Cumhurbaşkanına da gerçek ile ilgisiz sayılar veriliyor. Sayın Cumhurbaşkanı iki gün önce bir televizyon söyleşisinde, iktidarın turizmdeki başarılardan söz ederken, 21 milyon ziyaretçi ve 22 milyar dolar döviz geliri açıklıyor. Bu orantı doğru kabul edilirse, kişi başına elde edilen döviz geliri 1000 doları aşıyor.

Sayılarla bu denli oynanması, belki siyasal iktidarın iletişim yoluyla birtakım hedeflere ulaşmasına yardımcı olabilir. Ama sektöre hiçbir katkısının olamayacağı da ortada.

Ortada olan başka bir gerçeklik daha var. Ülkeye gelen ziyaretçi kaynağındaki çarpıcı değişim. OECD Ülkelerinden gelenlerin sayıları giderek azalırken, yakın çevreden gerçekleşen kısa süreli günübirlik ziyaretçi sayısı artıyor. İlk sıralarda Bulgar, Azeri, Ukrayna’dan çarpıcı artışlar göze çarparken, ana pazarın Rusya olduğu gerçeği öne çıkıyor.

Türkiye’nin yurtdışındaki imajı ve demokrasi karnesindeki zayıflık, aslında bu sağlıksız gelişmenin başlıca nedenlerinden. Kamuoyunun çoğunluğu kuşkusuz bu teknik konu ile ilgilenmez. 

Ancak turizmcilerin sorunun temel nedenlerine ilişkin görüşlerini paylaşmaları, en azından, sektörün kaynaklarını kullanırken, hükumetin döviz politikasına aykırı biçimde, vadeli döviz hesapları açan TGA yönetimini eleştirmeleri beklenir. 

Bu ajansın başarılı çalışmalarından söz edilmesi karşısında, sektördeki meslek kuruluşlarının sessizlikte ısrarları gözden kaçmıyor.

Oysa geçtiğimiz günlerde kendisine yapılan 35 milyon dolarlık reklam teklifini geri çeviren, George Clooney’in gerekçesi üzerinde çok konuşulacağı unutulmamalı.

Salgının tam olarak ortadan kalkması bir yana sürekli mutasyona uğraması, küresel tehdide dönüşüyor. G. Afrika kökenli mutasyonla ortaya çıkan “omicron” Avrupa pazarına kâbus gibi çöküyor. 

Yılbaşı tatili sonrası, başta İngiltere olmak üzere aralarında Almanya, Avusturya, İtalya ve Fransa’nın da bulunduğu ülkelerin tam kapatmaya gitmeleri gündemde.

Türkiye’de bu tehlike gerektiği kadar önemsenmiyor. Oysa önümüzdeki sezonda sürekli uyarılarda bulunan, bilim insanlarının görüşlerine uygun bazı önlemlerin şimdiden alınması kaçınılmaz hale geliyor.

Unutmayalım; yanlış hesap Bağdat’tan döner.